img

Demir Eksikliği

Vücudumuzda en çok bulunan element demirdir. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen en sık besin eksikliği de demir eksikliğidir. Demirin oksijenin bağlanması ve taşınmasında, oksijen metabolizmasında, hücresel düzeyde solunum ve elektron transferinde dolayısıyla enerji üretiminde önemli görevleri vardır. Ayrıca DNA sentezi, hücre çoğalması ve farklılaşması, gen regülasyonu, ilaç metabolizması ve steroid sentezinde de rol alır. Vücudun savunma mekanizmaları ile iligili de temel elementtir.

Çok fazla sayıda hayati reaksiyonda görev alan demir karaciğerde, dalakta ve kemik iliğinde ferritin veya hemosiderin, kaslarda myoglobin olarak depolanır. Demir dolaşım sistemimizde transferrin tarafından ilgili organlara taşınır.

Demir eksikliği açısından risk altındaki kişiler; ergenlik çağındaki kız çocukları, kronik hastalığı olanlar, diyaliz hastaları, cerrahi girişim geçirenler (özellikle mide küçültme ameliyatları), gebeler ve gebelik yaşındaki kadınlar ve emzirenler olarak sayılabilir. Erkekler ve menopoz sonrası kadınlar düşük risklidir.

Kansızlık eşlik ediyorsa veya ferritin değerleri düşükse ağızdan veya damar yoluyla demir desteği verilmelidir. Oral demir desteği günde 100-200 mg bölünmüş dozlar halinde olmalıdır. Demir desteğinde sıklıkla mide bağırsak sistemi ile ilgili yan etkiler olabilmektedir. Gün aşırı demir kullanımı daha iyi emilim ve daha az yan etki ile ilişkilendirilmiştir. Yağsız et, karaciğer, deniz ürünleri, kuruyemişler, baklagiller, sebzeler ve takviye edilmiş tahıl ürünleri demirden zengindir. Askorbik asit yani C vitamini demir emilimini arttırır. Mide ameliyatı geçirenlerde, ciddi kansızlığı olanlarda , kronik böbrek yetersizliğinde, kalp yetersizliğinde ağızdan demir emilimi yeterli olamayacağı için sıklıkla damar yoluyla demir verilmesi gerekmektedir.

Demir eksikliği özellikle kansızlığa henüz neden olmadığı durumlarda sıklıkla gözden kaçmaktadır. Yani kansızlık oluşmadan da demir eksikliği mevcut olabilir. Demir eksikliğinde öncelikle ferritin konsantrasyonuyla tespit ettiğimiz demir depoları boşalır. Demir depoları boşaldıktan sonra hemoglobin seviyelerinde düşme ile kendini gösteren demir eksikliği anemisi yani kansızlık meydana gelir. Kansızlık demir eksikliğinin son aşamasıdır. Demir eksikliğini ferritin dediğimiz demir depolarında eksilme ile takip ettiğimiz gibi diğer çok önemli bir belirteçte dolaşımdaki demiri gösteren ve eksikliğinde fonksiyonel demir eksikliğinden bahsettiğimiz transferrin satürasyonudur.

Tükenmiş depoları yansıtan, düşük serum ferritin seviyeleri, mutlak demir eksikliğinin ayırt edici özelliğidir. Anemi varlığında ferritin seviyeleri genellikle 10-12 mg/L nin altındadır. 30 mg/L nin altı ise hafif demir eksikliğini tanımlayan eşik değerdir. Vücutta bir enfeksiyon, iltihap ve kronik hastalık varlığında savunma mekanizması olarak ferritin seviyeleri artar. Bu durumlarda demir eksikliğini tanımlarken daha yüksek ferritin eşik değeri tanımlarız ve transferrin saturasyonundan faydalanırız.

Son zamanlarda demir eksikliğinin koroner kalp hastalığı olanlarda, kalp krizi geçirenlerde ve özellikle de kalp yetersizliği olanlarda hastalığı olumsuz yönde etkilediğini ve ölüm riskini arttırdığını gösteren pek çok çalışma yayınlandı. Demir eksikliği olan kalp yetersizliği hastalarında kansızlık olmasa da, demir takviyesi verilmesi hastalık ile ilgili bir çok parametreyi iyileştirebilmektedir.