K2 Vitamini - Kalp-Damar Sağlığında İhmal Edilen Bir Oyuncu

img

K2 Vitamini - Kalp-Damar Sağlığında İhmal Edilen Bir Oyuncu

K2 vitamini kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi yoluyla kardiyovasküler sistemde önemli bir rol oynar. K2 vitamini takviyesi damarlardaki ve kapaklardaki kalsiyum birikimi (kireçlenme) ve arterlerdeki sertleşme üzerine olumlu etkileri sayesinde kalp ve damar hastalıkları ile güçlü bir şekilde ilişkilendirilmiştir. K2 vitamininin istemediğimiz bir etki olan yumuşak dokuların kireçlenmesini engellemeye dair görevleri vardır. K2 vitamini takviyesi, kardiyovasküler hastalıkları azaltma konusunda halen pekçok çalışmanın devam ettiği umut verici bir seçenektir.

Amerika’da yapılan çalışmalarda gıdalar ile günlük ihtiyacın çok altında K vitamininin alındığı ve korkutucu derecede yaygın bir K vitamin eksikliği olduğu saptanmıştır. Artan K2 vitamini alımı damar sertliğini azaltabilir, atar-damarların ve kapakçıkların kireçlenmesini yavaşlatabilir, şeker hastalığı, kalp-damar hastalığı ve kardiyovasküler ölümleri azaltabilir.

K vitamini, D vitamini gibi yağda eriyebilen bir vitamindir. K1 (phylloquinone) ve K2 (menaquinone) olmak üzere iki formu bulunur. Vitamin K1 , kan pıhtılaşma faktörlerinin üretiminde rol oynarken, K2 vücut kalsiyumunun kalp kapakları ve damarlar gibi yumuşak dokular yerine kemik dokusuna yerleşmesinde rol oynar. K2 vitamini bunu yaparken D vitaminiyle birlikte, birbirlerinin etkilerini olumlu yönde arttırırlar.

Daha önce pasif bir süreç olarak tanımlanan özellikle aort kapaktaki kireçlenme, son zamanlarda aktif, potansiyel olarak değiştirilebilir bir süreç olarak görülmeye başlandı. Kireçlenme sürecini durdurmaya yönelik günümüzde çok sayıda çalışma yapılmaktadır. K2 vitamini güvenli ve iyi tolere edilebilir bir vitamindir.  

Prestijli Circulation dergisinde çok yeni yayınlanan bir çalışmada, ileri derecede aort kapak kireçlenmesi olan yaşlı hastalara verilen K2-D vitamin takviyesinin kapaktaki kireçlenme hızını azaltamadığı gösterildi. İleri derecede kapakları kireçlenmiş olan hastaların çalışmaya alınmış olması bu negatif sonucun sebeplerinden birisi olabilir. Bundan sonraki çalışmaların daha erken safhadaki hastalar ile yapılması ve daha uzun süre takip edilmesi yararlı etkilerin daha belirgin bir şekilde gösterilmesine neden olabilir.