Koenzim Q10’dan bahsetmeden önce şunu vurgulamak istiyorum. Vücudumuzda çok faydalı etkileri olan tüm moleküllerin dışarıdan takviye olarak alınmasının mutlak yararı olacaktır şeklinde bir ön-kabul asla doğru değildir. Laboratuar ve hayvan deneylerinde çok faydalı etkileri gösterilebilir ve bu etkilerin oluşum mekanizmaları akla çok yatkın gelebilir. Ancak insanlar üzerinde kaliteli ve belli bilimsel standartlara uygun geniş çalışmalar ile bu etkiler gösterilmedikçe, bu tür takviyeleri doktor tavsiyesi dışında kullanmak asla doğru değildir. Çünkü insan vücudu, muazzam biyokimyasal ve fizyolojik yapısı nedeniyle kullanımı akla yatkın gelen pekçok ilaç ve takviyeye hiç beklenmedik tepkiler verebilmektedir.
Günümüzde hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bazı takviyeleri kullanmaya ikna olmak, çok sayıda çalışması olan bazı ilaçları kullanmaya ikna olmaktan çok daha kolay olmaktadır. Şimdi Koenzim Q10 ile ilgili bilimsel verilere geri dönelim.
Koenzim Q10 diyetle alınabilir; özellikle, yağlı balıklar (somon, sardalya, ton), soya, ıspanak ve kuruyemişler zengin Koenzim Q10 kaynaklarıdır. Yaş ile birlikte doğal bir süreç olarak veya genetik nedenler, kolesterol ilaçları ve bazı hastalıklar vücudumuzdaki Koenzim Q10 düzeylerini azaltabilir.
Aktif formu ubikinol, pasif formu ise ubikinondur. Ubikinol (aktif form CoQ10) yağda çözünen bir maddedir ve vücuda alındığında emiliminin gerçekleşebilmesi için yağlı bir ortam gerekmektedir. Zeytin yağı bazlı kapsüller bu açıdan önemlidir. Balık yağı ile birlikte birbirlerinin biyoyararlanımını arttırırlar.
Koenzim Q10 hücrelerde enerji üretiminden sorumlu olan mitokondri başta olmak üzere hücre zarlarında da yaygın olarak bulunan bir bileşiktir. Elektron alışverişinde üstlendiği kritik rolle mitokondride ATP dediğimiz enerji molekülünün üretilmesini sağlar. Bu yüzden kalp, karaciğer ve böbrek gibi metabolizma hızı ve enerji ihtiyacı yüksek organlarda daha yüksek düzeylerde bulunur.
İkinci önemli görevi ise güçlü bir antioksidan olmasıdır. Laboratuar ortamında yapılan deneyler, kötü huylu kolesterolün oksidasyonunu, diğer güçlü antioksidan moleküllerden olan alfa tokoferol ve beta karotene göre daha güçlü bir şekilde durdurduğunu göstermiştir. Kötü huylu kolesterolün oksidasyonu damar duvarında plakların oluşumunda çok önemli bir role sahiptir. Koenzim Q10, tüm vücutta hücre hasarına neden olan serbest radikallerin olumsuz etkilerine de antioksidan özellikleriyle karşı koyar. Bu yüzden Koenzim Q10 takviyesinin iltihabi süreçlerin sorumlu tutulduğu birçok hastalıkta faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Şimdi etkili olabileceği hastalıkları bilimsel veriler ışığında tek tek ele alalım.
Yüksek Tansiyon
Koenzim Q10 endotel üzerine direk etki ederek, damar gevşetici ve bu şekilde tansiyon düşürücü etkiler gösterebilir. Hipertansiyonu olan hastalarda, nitrik oksit dediğimiz damar duvarı için çok önemli bir molekülün, biyoyararlanımını arttırarak damar genişlemesi ve tansiyon düşüşünde önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bazı çalışmalarda tansiyonu düşürdüğüne dair umut verici sonuçlar olsa da, tansiyon hastalarında kullanımı henüz netliğe kavuşmamıştır.
Tip 2 Diyabet ve Metabolik Sendrom
Tip 2 Diyabeti olan hastalarda normal kişilere kıyasla Koenzim Q10 eksikliği , özellikle de reaktif oksijen radikallerine karşı organizmayı koruyan ubikinol eksikliği gösterilmiştir. Diyabetik hastalarda kan şekeri, lipid ve tansiyon kontrolünde faydasının olmadığını gösteren çalışmalar olduğu gibi, fazla kilolu diyabetik hastalarda açlık şekeri, Hba1c ve insülin değerlerini düşürdüğünü gösteren çalışmalar da mevcuttur. Yani tip 2 Diyabet hastalarında şeker kontrolünde etkisi ve hangi dozda kullanılması gerektiği ile alakalı daha yeni çalışmalar gerekmektedir. Metabolik sendrom dediğimiz insülin direnciyle birlikte bazı metabolik parametrelerin bozulduğu fazla kilolu hastalarda ise 8 hafta boyunca günde 100 mg olarak kullanılması insülin seviyelerini ve insülin direncini azaltmıştır. Bu yüzden şimdiye kadar yapılan çalışmalar yerleşmiş diyabet hastalarından ziyade insülin direnci olan hastalarda kullanılmasının hatta bazı insülin direnci için verilen ilaçlarla kombine edilmesinin daha etkili olduğunu göstermiştir.
Karaciğer Yağlanması
Mitokondri insülin direncinde kritik bir role sahiptir. İnsülin direnci ile alakalı diğer önemli bir hastalık ise karaciğer yağlanmasıdır. Kısıtlı hasta sayısıyla yapılan çalışmalar, günlük 100 mg Koenzim Q10 takviyesinin karaciğer ile ilgili bozulmuş değerleri düzelttiğini ve yağlanma derecesini azalttığını göstermiştir. Ayrıca bu hastalarda trigliserid değerlerini düşürüp, iyi huylu kolesterolü yükselttiği ve oksidize LDL değerlerini de düşürdüğü saptanmıştır. Yani bugüne kadar yapılan çalışmalar karaciğer yağlanması olan hastalarda Koenzim Q10’un bir potansiyeli olduğunu göstermektedir.
Kolesterol metabolizması bozuklukluğu olan hastalarda ve kolesterol ilaçlarıyla birlikte kullanımı
Kolesterol oluşumunu azaltan kolesterol ilaçları ,Koenzim Q10 oluşumunu da azaltırlar. Bu etki özellikle zaten Koenzim Q10 düzeyi düşük olan kalp yetersizliği hastaları ve yaşlı hastalar için önemlidir. Kolesterol ilaçlarının yanında günlük en az 200 mg Koenzim Q10 takviyesinin bu ilaçlara bağlı olarak gelişen kas ağrıları, kramplar ve yorgunluk gibi şikayetleri azalttığını gösteren çalışmalar mevcut olmakla beraber yine bu ilişki kesin kanıtlanmış değildir. Bunun dışında ilaç kullanmayan sağlıklı veya obez veya fibromiyalji hastalarında da yorgunluk hissini azalttığı gösterilmiştir.
Kalp-Damar Hastalıkları
Oksidatif stres kalp-damar hastalıklarının gelişiminde çok önemli bir role sahip olduğu için, Koenzim Q10’un damar tıkanıklığını üzerine olumlu etkileri olduğu düşünülmüştür. Zaten damar tıkanıklığı ve kalp yetersizliği hastalarında Koenzim Q10 düzeyleri çok düşüktür. Nitrik oksit ilişkili endotel üzerine olumlu etkileri bilinmektedir. Antioksidan özellikleri ile serbest radikalleri ve okside kötü huylu kolesterolü damar duvarından temizleme özelliği nedeniyle kalp damar hastalarında takviye olarak önerilebilmektedir. Kalp krizi sonrası kalp yetersizliği gelişen hastalarda kullanıldığında da kalp fonksiyonlarının toparlanmasına yardımcı olabileceği görülmüştür. Ancak tüm bu durumlarda rutin olarak kullanılmasını önermemiz için randomize kontrollü çalışmalar gerekmektedir.
Kalp yetersizliği
Kalp yetersizliğinin ciddiyeti arttıkça Koenzim Q10 seviyeleri de azalmaktadır. Q-SYMBIO isimli bir çalışmada rutin kalp yetersizliği tedavilerine ek olarak verilen günlük 300 mg Koenzim Q10 desteğinin çok önemli faydaları gösterilmiştir. Bu çalışmanın önemli kısıtlılıkları da vardır ancak gelecek çalışmalar için önemli ve umut vaadeden bir çalışma olmuştur. Koenzim Q10 kalp yetersizliği için tedavi kılavuzlarımızda henüz yer almamaktadır.
Son olarak Selenyum ile birlikte kullanılmasının yaşlı hastalarda kalp-damar hastalıklarından ölümü azalttığı gösterilmiştir. Özetle rutin bir şekilde değil, hekim önerisiyle, seçilmiş hasta gruplarında kullanılmasının faydaları olabilir. Koenzim Q10 takviyesi yüksek dozda ve kırılgan hastalarda dahi güvenilirdir.