Omega 3 yağ asitleri üzerine yoğun ilgi ilk defa, 2. Dünya savaşı sonrası Grönland ve Alaska’da yaşayan insanların nadiren kalp-damar hastası olduklarının anlaşılması ve bunun çok fazla balık tüketmeleri ile ilişkilendirilmesi ile başladı.
Omega-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin haftada en az 2 gün yağlı balıklardan alınması önerilmektedir. Eğer bu mümkün değilse uygun kişilere, uygun dozda omega-3 takviyesi vermek mantıklı olabilir.
Omega 3 yağ asitleri hücre fonksiyonları için temel bir ihtiyaçtır. Dinlenme halindeki nabzı ve kan basıncını düşürücü etkileri olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda kan sulandırıcı, endotel fonksiyonlarını iyileştirici, plak stabilizasyonunu sağlayıcı ve iltihap giderici özellikleri de çok iyi bilinmektedir.
Omega-3 takviyesi iki temel amaca hizmet eder. Bunlardan birincisi trigliseridi düşürmek, ikincisi ise kardiyovasküler olayları engellemektir.
En güçlü kanıtların olduğu kullanım alanı ciddi trigliserid yüksekliğidir. Bu amaçla günlük en fazla 4 grama kadar omega 3 yağ asidi kullanılması güvenlidir. Kan trigliserid düzeyinin 500’ün üzerinde olduğu durumlarda 2-4 gram Omega-3 yağ asidi kullanılabilir. Kardiyovasküler olayları engellemek amacıyla da günlük düşük doz (1 gram) omega-3 takviyesi önerilmektedir.
Günlük 840 mg EPA/DHA nın kalp yetersizliğinden hastaneye tekrarlayan yatışları azaltabileceği gösterilmiştir.
Son zamanlarda dünyada yapılan büyük çalışmalar neticesinde, içerisinde DHA olmayan sadeleştirilmiş yüksek doz EPA’nın, kolesterolü yüksek olan hastalarda düşük doz kolesterol ilacı ile birlikte kullanılmasının faydası gösterilmiştir.
Kalp-damar hastalığı olanlarda ve damar hastalığı açısından orta-yüksek riskli hastalarda da yine yüksek doz saf EPA’nın trigliserid düşürücü etkileri aracılığıyla kardiyovasküler ölümleri azalttığı bildirilmiştir.
Kalp-damar sistemi açısından EPA/DHA kombinasyonunun yerine saf EPA umut vaadetmektedir ancak onun çalışmalarında dahi bir takım yetersizlikler mevcuttur. Saf EPA ülkemizde bulunmamaktadır. EPA/DHA içeren preperatlarla yapılan çalışmalarda ise kalp hastalıklarından koruduğuna dair güçlü bir kanıt yoktur.
Örneğin 4 gr balık yağı alanlarla bunun yerine mısır özü yağı alanların kıyaslandığı bir çalışmada kalp açısından bir fayda saptanmamış, atriyal fibrilasyon riski ise artmıştır.
Kalp krizi geçiren hastalarda yapılan çalışmada da EPA/DHA kombinasyonun faydası gösterilmemiş , atriyal fibrilasyon riski ise gene artmıştır.
Yani hala omega-3 yağ asidi takviyeleri konusunda alınacak çok yol vardır ve çok iyi değerlendirilip, hastanın özelliklerine göre faydanın riskten çok daha fazla olduğuna kanaat getirdiysek bizim önerdiğimiz dozlarda kullanılabilir.
Omega-3 takviyelerinin en önemli yan etkisi atriyal fibrilasyon dediğimiz ritm bozukluğu riskini artırmasıdır. Özellikle yüksek doz EPA/DHA kombinasyonu ile atriyal fibrilasyon riski yüksektir. Günlük toplam 840 mg’da ise bu risk gösterilmemiştir.
EPA/DHA özellikle ileri yaş hastalarda atriyal fibrilasyon riski nedeniyle ve koroner arter hastalarında birlikte kullandıkları kan sulandırıcılar nedeniyle ciddi gereklilik halinde dikkatle kullanılmalıdır. Özellikle yan etki risklerini yüksek görmediğimiz, balık tüketimi yetersiz, trigliseridi yüksek, HDL’si düşük, bel çevresi geniş ve insülin direnci olan hastalar kardiyoloji kontrolü sonrası Omega–3 yağ asidi takviyelerini kullanabilirler.
Haftada 2 gün balık tüketip, balık yağı takviyesi de alındığında kan omega indeksi olması gereken %8 değerini ancak geçebilmektedir. Kan omega indeksi düzeyi, kırmızı kan hücre membranlarındaki EPA/DHA miktarının diğer yağ asitlerine oranı hesaplanarak saptanır ve omega 3 düzeyimizin önemli bir göstergesidir. Genel popülasyonda %4 ün altında ve oldukça düşüktür. Bu yüzden ben özellikle haftada 2 gün düzenli balık tüketilmiyorsa , kan lipid parametreleri ve yan etki olasılıkları değerlendirildikten sonra, günde en fazla 1 gram balık yağı takviyesini yüksek riskli kişilere öneriyorum.